16 Mart 2012 Cuma

Türkiye'de yabancı dil eğitimi ...

“Bir lisan, bir insan, iki lisan iki insan” gibi son derece popüler bir söylem vardır. İnsan olmanın gereksinimleri elbette başka unsurlarla ölçülür. Bizim üzerimize düşen, insanları kültürlerinden dolayı değil ne derece ahlaklı yaşadığına bakıp değerlendirmek. (Ahlak soyut bir kavram ve kişiden kişiye değişiklik gösterebilir, ama benim ne demek istediğimin anlaşıldığını düşünerek detaylara inmeyeceğim) Bu sözde verilmek istenen mesaj, evrensel bir insan boyutuna gelebilmek ve sürekli devinim halinde olan dünyanın hızına ayak uydurup onu takip edebilmek.

Türkiye’de eğitim sistemi her zaman tartışılmış ve bir türlü rayına oturamamış halde kör topal ilerlemeye çalışmaktadır. Eğitimin tartışılacak onca noktası var ki hangi birini çözmeye çalışacağız bunu kestirmek gerçekten çok güç ve işimiz bir hayli zor doğrusu.

Eğitimin eksikliği bir yana dursun, var olan içerik bile yetersizdir. Bunların içinde en büyük yeri ise yabancı dil konusuna veriyorum. Çünkü bu problem sadece ülkemizin içinde ki sorun olarak kalmıyor, bizim yurtdışında ki olanaklarımızı da engelleyip, kısıtlanmasına olanak veriyor. Özellikle devlet okullarında haftada 2 ya da 4 saat olarak verilen sözde İngilizce eğitimi “What is your name” den öteye maalesef geçemiyor.

İlkokulda başlayıp, lisede son bulan zorunlu eğitim boyunca tekrar tekrar aynı kalıplar öğretilerek, seviye 1’den öteye gidilemiyor. Üniversiteye gelindiğinde ise hazırlık sınıfı okunmadıysa (Okuyan kişilerin bile çoğunun bırakın yurtdışında yaşayacak  seviyede olmayı,  altyazısı olmayan orijinal bir filmi bile anlayacak kapasitede olmamaları içler acısı bir durumdur) ilkokul seviyesinden farksız bir dil bilgisine sahip olarak mezun oluyorlar. Durum böyle olunca tabiri caizse Edirne’den öteye geçemeyen bir kitle ile karşı karşıya kalıyoruz. Bilgisini pazarlayamayan, kendini gösteremeyen ve değişen teknoloji, bilgi, haber kaynaklarından yoksun halde kalan gençlik,  yabancı kökenli bir vatandaşın çok gerisinde kalarak içe kapanık bir bilgi yapısına dönüşmüş oluyor.

Mikro gibi gözüken bu problem yığın halinde diğer gençlerinde üzerine bir sis gibi çöktüğü için, durum ülkeyi yakından ilgilendiren toplumsal bir sorun haline gelmiş oluyor. Ülke olarak çağın çok gerisinde kalmamız kaçınılmaz olarak bize geri dönüş yapıyor.

Sizlere çok basit bir örnek vermek istiyorum; Romanya’dan, Türkiye’ye “Erasmus” için gelen üniversite öğrencisi, kendi dili dışında 2 yabancı dil daha bildiğini ve ülkelerinde bunun zorunlu eğitim olduğunu belirtip herkesin aynı konumda olduğunu söyledi. Bu küçük örnek bile bizim eğitim konusunda ne denli geri kaldığımızı gözler önüne seriyor.

Kendi dilimizi özenle konuşup, ona gerektiği değeri vermek birinci vazifemiz olmalı. (Anadilimiz konusunda bile çok zayıf bir seviyede olmamız yürüyecek çok yolumuz olduğunu gösteriyor) Daha sonra ise olabildiğince yabancı dil öğrenmek bizim için zaruri bir ihtiyaç olmalı.

Bunun için devlete çok büyük bir görev düşüyor. Güçlü yasalarla okullarda başta İngilizce olmak üzere, dilin gelişmesini zorunlu hale getirmeli. Hatta lise sonunda mezuniyet için yabancı dil sınavının olması gerektiğini dair düşünüyorum. Her lise mezunu, okuldan ayrıldıktan sonra birer yabancı dil öğrenmiş olarak çıkmış olursa şüphesiz ülkemizin gelişimi açısından çok önemli olacaktır. Ayrıca devlet açacağı kurslarla yabancı dil öğrenimini teşvik etmesi ve yoğunlaştırması, geniş kitleye ulaşmasını sağlayacaktır. (İsmek gibi halk eğitim merkezlerinde çeşitli yabancı dil kursları var, lakin yaptığım araştırmaya göre 1. ve 2. Seviyeden sonra kurlar yapılmıyor ve yine ilkokul seviyesinden öteye geçilememiş oluyor) Zira, özel eğitim merkezlerinde verilen derslerin fiyatlarının son derece uçuk olması, geniş bir halk kesiminin bu imkândan yararlanmasını engelliyor.

Özel okullarda ki öğrencilere baktığımız zaman, her birinin lisan konusunda donanımı olduğunu görüyoruz. Ve bu kişilerin bir ayağı her zaman yurtdışında olmakla birlikte, her türlü yabancı kaynaktan da faydalanabiliyor. Devlet üniversitelerini her zaman özellere göre ön planda tutmuş birisiyimdir. Ayrıca Devlet okullarında ki eğitimin daha ciddi olduğunu düşünüyorum. Lakin söz konusu yabancı dil olunca biraz geride kaldığı gün gibi açık şekilde karşımızda duruyor. Bu konuda özellerle yarışır konuma gelmesi, her kesimin ilerleyebilmesi açısından önemli olacaktır.

Bu konu son derece ciddi ve evrensel bir mevzudur. Temennim eğitimde ki bu boşlukların bir an önce doldurulması ve gençlerin tam donanımlı şekilde okullardan mezun olarak, ülkelerine en iyi şekilde hizmet etmesi. Başta yetkili makamlar olmak üzere, konunun muhatapları umarım en yakın zamanda eğitimde köklü bir reforma gidip, sistemde ki onlarca soruna çözüm bularak, güçlü bir yapıya kavuşmamızı sağlarlar.

Bizim görevimiz bunları demokratik yollarla dile getirmek, geri kalanı ise devlet yetkililerinin ilgi alanına girer. Ama unutmayalım ki her konuda olduğu gibi burada da en büyük iş kendimizde bitiyor.  Öğrenmeye, araştırmaya, bilgiye aç bir birey olursak üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder